Ü: 

üsküdarlı üşengeç üfürükçü ünzile, ürgüplü ümmi üzüm üreticisine üstünkörü üslubuyla ütopyalar üretirken ünlemleriyle üşüyen üveyikleri ürküten üryan üsteğmen, ünlü üroloji üstadını ürpertiyor; ünsiyetten ülfet üreten ümitsiz üç üniversiteli, ümmetin ümüğünde ülser üremesine üzülüyordu.
I:

ığıl ığıl ıraksayan ıtırlı ışıl'ı ısrarlı ıslıklarıyla ıslatan ıspartalı ırkçı ırgat; ısfahan'dan ısmarladığı ıhlamurla ısınıyor, ılıyan ıstakozlu ıspanağı ızgarada ısıtırken ılıman ığdır'ın ıssız ırmaklarında ıskaladığı ıslak ışıltının ıstırabıyla ıkınıyordu.

J:

jest jeneratörü janset'in jüpiter'deki jübilesinde;  jartiyeri jiletlenmiş jenositçi jinekolog jale, jurnalci jenerasyondan jakoben jeyan, janjanlı jimnastikçi jülide, jamaikalı jön jigolo; jöleli japon jandarmayla  jambon jelatinliyorlardı.
C:

cebeci camii'nin cenup cihetindeki caddede; ciyaklayan cılız civcivlerle, cehennemlik cimri cazgır cadıyla, cüsseli cahil cascavlak cellatla, cüzzamlı cıvık cankurtaranla, cenindeki cerahate celallenen cüretkar cerrahla, cıva cımbızlamakla cezalandırılan ceketsiz cambazla, cezayirli cibilliyetsiz casusla, camgöbeği cübbeli ciddiyetsiz cenabet cuma cemaatiyle, ceylan cismindeki canavar cinleri canilikten caydıran cilveli cariyelerle, cebindeki cihazla cesetleri canlandıran ciritçi cefakar cüceyle, ciddi ciddi cümle cihanın cüzdanını cukkalayan cepçi ceberut cumhurbaşkanıyla cansiparane cedelleşiyordu cemali cennet cillop ceren.

P:

paraşütü patlak pejmürde pantolonlu parasız peltek palyaço, panayırdaki parkurda patlattığı parlak parendelerle paytak penguenlere panik pompalarken pirinç pilavı pişirmekten pek pörsümüş parmaklarını piyanoya perçinleyen, performansının pekala palazlanmasıyla portakallı pastayı pembe pullu pisboğaz papağanla paylaşan pınar; pervanesi paslı, pistonları paydostaki pilotun perişanlığıyla papatya parfümü püskürten puslu pazar poyrazında piyale parkı'nda planlanan piknikte paltosundan pırtan pahalı pipoyu palas pandıras parlattı.

Y:

yıldızlı yalın yaz yatsısında, yasemin yorgun yakut yüreğindeki yığınla yarayı yamayarak yaşadıkça yudum yudum yeniden yaklaşan yoğun yoksunluğunu, yapmacık yapboz yaşamların yozluğu yüzünden yazgısını yenibaştan yazmaya yönelerek yanına yuvalanmış yılansı yamyam yüklerini, yanıbaşına yerleşmiş yaşlı yatalak yeislerini, yutkunmaktan yorulduğu yakışıksız yaslı yarım yarınlarını, yeraltından yeşeren yangınını yatıştıramadığı yenilmez yabani yönelimlerini, ya yalakalıkta yahut yargılamakta yarışan yalancı yılışık yarenlerini yapabilirse yoksayacağını yazdı yuvarlak yassı yeşil yaprağın yaldızlı yansımasına.
E:

edirne'deki esintili esrarengiz evini emektar ecnebi emlakçıya emanet edip eskişehir'den ev edinen eşsiz esmer eda, ekşi elma esanslı elli elmas ederindeki enteresan eflatun eldivenleriyle, etrafında enerjisini ezelden ebede emen ebleh erotik esprileri, ecinnilerle eğlenip evlenen egosantrik eroinman erkekleri, egzotik esrarkeş evliyaları, entrika eksperi egeli eşkıyaları, eğitimsiz enayi ergenleri epey etkili esrarla egemenliğine ekleyen edepsiz esnafı ebediyen etkisizleştirip engin endamıyla eklemlerini esneterek eteğindeki elektriği eylemsizleştiriyordu.